31 Mart 2011 Perşembe

Parfen Rogojin

rogojin, rogojin, rogojin..

hoş geldin, lütfen kendine bir içki koy, ve otur şöyle.

votka yok. biliyorsun votka çabuk çarpıyor beni. viski sevmez misin? bardaklar orda. evet. epey zaman oldu değil mi görüşmeyeli. seni neden çağırdığımı merak ettiğini okuyorum gözlerinden.
ah rogojin.. izin ver biraz bakayım sana önce.
sigara?

çılk.çın. hıfs.

nasılsın? ciddi konulara hemen dalamam biliyorsun. biraz içelim önce.
aslında ben seni beklerken epey içtim. sen buyur lütfen.

..

sen çok başkasın be parfen. öyle saf öyle temiz bir yanın var ki.. sana bakarken bile gözlerim doluyor şuracıkta. prens hakkındaki düşüncelerimi biliyorsun. yo yo biliyorum sen şimdi onu savunacak kadar iyi kalplisin. savunmak da değil de toz kondurmamak.
"sen karşımda değilken sana kızıyorum Lev Nikolayeviç, 3 aydır seni görmedim ve şimdi 15 dakikadır karşımdasın hiç öfkem kalması sana karşı seni eskisi gibi seviyorum."
böyle diyebilen bir adamsın sen. üstelik sevdiğin kadınla mutlu olamayacağını daha da fenası onu mutlu edemeyeceğini bas bas bağıran bir adama karşı.
ne diyor "acımayla seviyorum." peh! öyle sevgi mi olur be rogojin? adam olan bizim gibi sever değil mi? öldüresiye sevmek. biz doğrusunu yapıyoruz rogojin. ve ellerine sağlık. o kevaşeye kaç kere vurduysan hepsini de haketmişti. sonra nasıl da pişman oldun ama. üzülmek zayıf yandır ve üzüldüğünü belli etmek her şeyin sonudur be belalım. sen bütün her şeyini serdin en başından. bütün kapılarını açtın. ama bak cereyan yaptı. hasta oldun. hastalıklı bir aşkın oldu. tutkun oldun.

yine de sabrına hayran olmamak el de değil. bir insan bu kadar terk edilsin bu kadar yüz üstü bırakılsın yine de vazgeçmesin. olacak iş değil.
sana ve sabrına içelim rogojin!
efendim ne dedin?
sabır değil aşk mı?
peki öyle olsun seni mi kıracağım?
aşkına içelim!

bak ne dicem bana darılmazsın değil mi? pek bi salaksın sen. tamam aşıksın ama her aşkın bir salaklık kontenjanı vardır muhakkak. 1, 2, 3, 4? bi insan kaç kere aldatılabilir? kaç kere kullanılabilir? seni benim gözümde bu kadar mükemmelleştiren ne oldu biliyor musun? bütün her şeyi bilip hala orda durman. en çok prense bıçak bilerken, "benim onu sevdiğim gibi o da başkasını seviyor ve o başkası da sensin" derken aynı anda "demek senin acımayla sevgin benim aşkımdan büyük" dedin.
nasıl yaptın bunu?
nasıl aynı anda hem bu kadar deli hem bu kadar munis olabildin. hiç için içini yemedi mi? ben bu adama neler teklif ettim. trende görür görmez hemen nasıl sevdim dostum arkadaşım belledim. 5 kuruşsuzken evimin kapılarını açtım yemeğime ortak olsun diye kaşık verdim eline o ne yaptı demedin mi? bunlar beni aptal yerine koyuyor demedin mi? ha sahi onu dedin. yani bunları bir hesap sormaktan uzak olarak düşündün hep. neden prens diye düşündün belki ama neden ben bu kadar aptalım diye düşünmedin mi? ya da bu adam nasıl bu kadar küstah olabiliyor. bir de herkesi ben mükemmelim ben çok safım, çok iyi insanım diye kandırıyor. yo yo. o gerçek bi budala. ve ona inandığın onu sevdiğin, onu her halde sevdiğin için sen de budalasın!

siyah saçların... seni uzun boylu hayal ettim ben hep. kararlı gözü kara bakışlıydın. ama o kadın yüzünden o kadar zayıfladın ki. omuzların çöktü mesela. halbuki ilk tren de gelirken o her şeyle hayatla ve parayla dalga geçer halin öyle canlı ki. sigara içişin bile değişmiş o ilk günden bu güne. bir insanın kendine bu kadar zarar vermesi akıldışı bir şey aslını istersen. ama seni her zaman anladığımı biliyorsun.

zaman tersine işliyor gibi. o trende çekilen resim renkli, en son odada çekilen resim siyah beyaz. avurtların herhangi bir rus klasiğinde belirtilenin iki katı çökmüş. senin sonunu getiren samimiyetin iyi niyetin ve cömertiğin oldu ne dersen de rogojin. sevgin ve paran konusunda kesenin ağzını hiç kapatmadın. olacak da oldu zaten..

nice zaman sonra bekir de geldin aklıma. bekir de senin gibi. babadan zengin ama her şeyini bir kevaşe uğruna gömüyor ardı sıra. kovalamaca oynuyor. o senin gibi yapmıyor ama. yapmak istiyor. belki en çok istediği şey o tetiği uğur'un kafasına dayalı iken silah çekmek. ama o zamanlamayı bulamıyor senin gibi. uğur bi kere bekire gelseydi belki bekir de kendi yerine uğuru öldürürdü.

sen bu yüzden o bıçağı 2 parmak ileri sokuverdin. senin olduğu anda artık sende kalsın diye. prensten kaçtığı anda. tam o gece hemen. gitmeden. en doğrusunu yaptın sen. bazen tam da öyle yapmak gerek.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...