24 Ağustos 2010 Salı

Seftali renginde bir ay. Seftali gibi yuvarlak. Butun gece yanımda kalmıstır. Gozlerim yanar. Bakmaktan. Belki lenslerim batar. Yollar uzar. Yollar hep uzar. Butun gece o kadar sıkılsada kalmstır da.  Simdi dinlenmek ister gıbi bakar. Susarım. Gitme dıyemem. Onu kalmaya ikna edicek bir şey dıyemem cunku.Kals↲a bıraz daha susarız. Benm koca gozlerim biraz daha oyalanır ustunde. Kalsa ona en sevdiğım maviyi gostermek isterim ona okyuzunde. Bir tek bu saatlerde oluyorda. Gostermek isterim ama gosteremem. Soyleyemem ona. Konusamam.Kalsa belki bi sigara daha içerim. Konuşamayız ama kalsa sadece gecenın o geceye ozgu sessizligi buyur.Ama yine de gıtmese biraz daha sussak..Sanki yıllardır hep bu sessizlige susamış gibi.

ben?

kırmızı olmazsa olmazdı.bi de gece mavisi. Şerbetli tatlı sevmem. Baklavaya ölüp bitmem. Ama fıstıklı baklava dersen akan sular bir müddet durur. Çikolatanın envai çeşidine tav olmakla beraber çikolataya portakal sokan zihniyet her boş vaktim de söverim. Bunun yanı sıra mentollü naneli çikolataya da çok sıcak bakmam. Mentolü mallbora kullansın safi. Ha bi de salem. Çikolataya fıstık katmayı akıl eden ilk insanın ise ruhu her daim şad olsun bence. Ne bambaşka bir aşktır o öyle. Bitterine ayrı sütlüsüne ayrı yakışır kalbim arada sıkışır. Boş konuşan insan sevmem. İnsan yaftalarım. Beyinsiz la bu der geçerim. Herkesi kendi tarzında diyip sevebilirim aslında ama uzaktan. Hiç bişiyden çok anlamam. Her şeyden az az çakarım. Hiç bi konuda uzmanlığım yoktur. Bazı şeyleri çok severim ama ayrıntı bilmem. Klasik araba gönlümün şahıdır. Ama motoru senesi zartı zurtu bilmem ilgilenmem de. İçimdeki tarantino aşkı bambaşkadır ama kendisinin kaç yaşında olduğunu hangi filmi nezman çektiğini bile bilmem. Sadece izler severim. Filmleri izlerim. Anlatırım. değişikliklere kapalıyımdır. ama arada her şeyi satıp giderim. aklım kalır.

19 Ağustos 2010 Perşembe

içinden konuşmak

içinde konuşmak her dakikada en az 4 milyon insanın yaptığı bir eylemdir.
içinden konuşmak dünyanın en huzurlu eylemidir.
içinden konuşmak kesinlikle bi hastalık değildir.
bi özgürlüktür.

içinden konuştuğunda bunu çevreye çaktırmama çabası tamamen insanidir. ama kalkan kaşlar, çatık kaşlar, büzülen dudaklar, veya aptallaşan surat kimi zaman insanı ele verir.

içinden hep konuşan insanlar. ve içinden ara ara konuşan insanlar vardır. içinden hep konuşan insanlar artık bu içselliklerini çevrelerinden saklamazlar. çevreleri bilir ki kişinin dibinde saatlerce konuş o susar, ve malesef senle konuşmak yerine içinden kendi kendine konuşur. belki seni cevaplıyordur ama içinden.

içten konuşma huzurdur.

bu konuşmaları yazma ise daha da büyükbir rahatlamadır.
şöyleki düşüncenin bi adım ötesi içten konuşma içten konuşmanın bi adım ötesi yazmadır.

düşünce bulanıktır. konuştun mu bi nebze netleşir. soyut bi netliği olur. yazdın mı o artık somuttur.
böyledir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...