8 Mart 2011 Salı

hastalık/ev/film/falan.

bilgisayarı açıp masa üstündeki takvimde "8" görünce panik oldum.
8 şubat!
dedim.
oğuzun doğumgünü dedim.
ama daha geçen kutlamadım mı dedim. kafamdan yaklaşık olarak 1 ay uydurmam mümkün değil dedim. sonra altına kaydı gözüm. "mart 2011" yazıyordu. rahatladım. nefes aldım.

güne boğaz ağrılarıyla merhaba dedik. 1/3 performans çalışan gözlerle ketıla su koydum. düğmesine bastım. geri koltuğa kıvrıldım.
tık sesini duyunca gittim ıhlamur koydum.
evet bu 3 lü artık tanıdık.
bal limon ıhlamur.
bu blog kendini tekrarlamaya başladı.
hayır hayatım hayat kendini tekrarlıyor.
çıkmıyorum bugün evden.
nerdesin emirciğim?
evet gel hayatım. bütün günü seninle geçirmek istiyorum. önce Crna macka, beli macor'un en sevdiğimiz sahnelerini bir daha geçelim.
hıhı evet pitbull-teriyeeer! kısmını mutlaka izleyeceğiz.

sonra underground ile upuzuuuun bir yolculuğa çıkalım. sen ben koca bir aile ve ıhlamur.
emirciğim sen nasıl bir insansın be bebeğim? bu kadar uzun film çekip bu kadar çok ayrıntıyı nasıl düşünebiliyorsun? her sahnesini emek emek dokuduğun o kadar bariz ki. her sahnedeki göz oynamaları düşünülmüş. her şey anlamlı ve abartısız. abartısız derken sen anladım beni.
marko'nun figrünlarla ağlaştıktan sonra şampanya kadehlerini ölçüp daha dolu olanı kendine ayırdığı sahne ise düşünüp düşünüp gülme sebebi adeta.
goran..
goran..
goran...
tabiki de seni unutmadım.
bu hasta halimle kalkıp oynama isteğini bana veren adama börekler açarım sana misafir ol gel bana demek gelir içimden ama dur ben az biraz iyileşeyim öyle.
sonra marlis'in en sevdiği olan arizona dream başlayalım diyorum.

"fish doesnt think because fish knows everything"
johonny deep?
heh evet.
ben de tam onu diyordum.


uçan balık dün gece en son damağımda kalan big fishi hatırlattı durdu bana. derken daha 1 saat olmuştu ki...
çat..
elektrikler gitti..
halbuki daha sırada Time Of The Gypsies vardı..
elektirk gitmesi sandığınızdan da büyük bi problem.
sadece karanlık bilgisayarsızlık ve can sıkıntısı değil. aynı zamanda kombinin çalışmaması. evin soğuması. üşümek..
üşümek..
ve üşümek...

mumlari yaktim bir umit once
aynaya baktim surdum kokular
bir cizik attim kara kapliya vah
vah yine bana kismet yeni acilar....

eşliğinde mumları yaktım. hırkamı giyip yorgan üstü battaniye yaparaktan yattım.
emir kusturica günüm böylece noktalandı. gerçi birazdan arizona dream'e devam edesim var.


bir de istanbul'da kar bir animasyon gibi yağıyor. benden uymuş olmayın da.. öyle yani. bi tuhaf.


ekleme: arizona dreami bitirmiş bulunuyorum.
ve şu replik beni saatlerdir kendime gelmekten alı koyuyor.

"when i was a little girl, i always wanted to fly. from the top of the house. at night, i'd close my eyes, and imagine i was on the roof, looking down at my parents in their bed. and then i'd jump off... and i'd fly... while everyone was sleeping, i'd be soaring around, looking through their windows, flying... and resting in the trees. i always knew i could, but i never told them. once someone knows, they can make you fall.. they can make you fall.."

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...