30 Mayıs 2011 Pazartesi

bu ne biçim hikaye.

az evvel mini cv yazdım. evet yazın part time iş günlük 50 teleden başlayan ücretlerle ilanını görünce bi heyecanlandım tabi. iş tanımı nedir diye sordum. istanbulda böyle işler risklidir genelde. hemen atlanmamalı. ama bu ilanı sağlam bi yerden buldum. ondan değerlendirilebilitesi yüksek idi. direk sen cv gönder bi bakalım dedi "ne dangalak heriflersiniz lan!" demek istedim içimden. cv istediğim bi işe gönderirim ne olduğunu bilmediğim bi işe ne diye göndereyim? organizasyon işlerinde ikili ilişkilerde başarılı birini arıyorlarmış. hey yarabbim. neyse istanbulda çalıştığım işleri falan yazdım. sonra insan ilişkilerinde başarılı mıyım lan ki acaba diye düşündüm. bir başarısızlığım olmadı aslında bu güne kadar ama dil din ırk mezhep renk gözetmeksizin 4/5inden nefret ettiğim insanlarla neden iyi ki lan benim ilişkilerim diye düşünmeden edemedim. ekmek parası naparsın be abla dedi içimden biri kötü kötü baktım.

kitap satmaya tekrar başladığım şu melun günlerde olmasak o cv mailinin sonuna bir de ne dangalaksınız yazardım da üçer beşer kitaplarım gidiyor. üzülüyorum.
bir de aslıhandaki adam "hımmmm neden satıyorsun ki hımmmmm hııııı hepsineee hımmmm işteee 20 lira veririm" diyince insanın boğazında bir şey şeyoluyor. tek tek satmak lazım. öyle daha pahalı gidiyor.





o değil de melün

2 yorum:

küstümotu dedi ki...

yazını sevdim. çok sevdim gülüm.
ama başlığına bittim, çalıp kaçasım geldi. bazen öyle güzel başlık görünce alıp kaçasım geliyor, berelerde de aynı şeyi yaşıyorum. güzel bereleri falan da çalmak istiyorum. iç sesine kurban. o da eğlenceli. gelişinde onu da getir. getirdiğinde de çıkar, ona da sandalye çekelim.

kırmızı dedi ki...

ben de çaldım zaten. o gelmez. o biraz ukala. o biraz istanbullu. ankara'yı hor görür o. sevmezsin.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...