13 Aralık 2010 Pazartesi

tavanlı yazı.

sık sık tavana bakar buluyorum kendimi?
neye delalet bu şimdi?
bir yatağı doğal yaşam alanı yaptığınızda her şeye hazır olmanız gerekir. ayağınıza çarpan kitabada kırıntı kokusuna gelen böceğe de.
düşündüm de. sanırım tam olarak bu sıralarda benden iğrenmeye başladınız.
saçlarım karışık değil ama. şaşırtıcı ama değil. gayet uysallar. fazla uysallar. fırtına öncesi sessizlik gibin.
karşılaştığımızda bana sarılmadan önce bu kızın yatağında böcek vardı diye düşünecek misiniz siz şimdi?düşünürsünüz kesin. sarılmayın o zaman. sarılmak böyke düşüncelerle olmaz. sarılmak içten bir şeydir.
sarılmak.
sarılmak özlenen bir şeydir.
ansızın konurda imgenin önünde parmak ucunda birinin boynuna dolanmaktır. öylece dakikalarca kalmaktır.
yandan geçen apaçilerin "şöyle bi hatun bize sarılmadı ulan" seslerini duyarak ama aldırmadan.
böyle dünyayı durduradak.
kamerayı sokaktan uzaklaştırarak.
tepeden çekim yaptırarak.
%100 içten.

sabah gözlerim açılıyor.
tavan!
sırtüstü yatıyorum demek bu ara. hayret normalde ezişe büzüşe iki büklüm yatmaktan haz alırdım halbuki. acı çekiyormuş gibi.
neden uyandığım hakkında hiç bi fikrim yok.
tavan!
tavana koskoca bir günaydın yazsam belki her şeye daha bi inançla sarılırdım.
peki neden uyandım?
uyku bitmesi?
uykum bitmiş olsa bile hayata başlamaya hazır olduğumu sanmıyorum. kapatıyorum gözlerimi.soluma dönüp büzüşüyorum yine.
acı çeker gibi. sarılıyorum yorganıma. sarılmak içten bir şey..

yatakta bir şey titriyor. evet. telefon.
demek bu yüzden uyanmışım. elim uzanıyor gözlerimi tam kapasite çalıştırmak istesem de mümkün olmuyor. bu sırada arayan zaten tekrar vazgeçiyor.
telefon çalmış ondan uyanmışım demek. oysa başka şehirlerdeki bir sevgilimin beni düşündüğünü ve benim bunu hissederek uyandığımı düşünmek gibi romantik hayallerim vardı.
tekrar tavana bakıyorum.
tavan.
bu pürüzleri saymalıyım. bu pürüsleri sayıp hergün aynı sayıyı tutturmalıyım.
değişmeyen bir şeylere ihtiyaç duyuyor insan.
ama en iyi ihtimalle eskiyor değil mi?

hı bi de şöyle kısa bir aşk hikayesi var ki çohoş.(mert: bence siz ozanla bi süre görüşmeyin.)


""evimde üstünde yazları karpuz, kışları mandalina lekesi olan beyaz bir atlet ile yaşayan birisi olmak istiyorum, var mısın?" dedim.

"varım amına koyim" dedi. "

bir şeyin içine amına koyayım dediğimiz zaman samimi oluyor. insanın amına koyan şarkılar mesela. samimi şey küfür. evet. resmi yerlerde edilmez çünkü. koduğumun dilekçesini imzala hoş bi tabir değil sanırım. ama samimi.
samimi?!

hı tabi bir de unutmadan. güzel kızlar küfür etmez.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...