27 Aralık 2010 Pazartesi

körlük

"tartışma sizi hiç bir yere götürmez dedi doktorun karısı. araba orada dışarıda oysa siz ikinizde burdasınız. birbirinizle barışsanız iyi olur.burada birlikte yaşamak zorunda olduğunuzu da unutmayın. ben burada onunla yaşamak istemeyecek birini tanıyorum, dedi birinci kör. siz ne isterseniz yapın ama ben gidip birinci koğuşa yerleşeceğim, bu herif gibi kör bir adamın arabasını çalabilecek tıynette bir serseri ile aynı yerde kalacak değilim, benim yüzümden kör olduğunu ileri sürüyor iyi ki de kör olmuş, bu kavanoz dibli dünyada biraz olsun adalet kaldığını gösterir bu. bavulunu kavradı ve tökezlememek ayaklarını sürüyerek, boşta kalan eliyle boşluğu yoklayarak, iki yanında kötü yatakların dizili bulunduğu geçiş yoluna yöneldi, koğuşlar nerede diye sordu ama yanıtını istemedi. -zaten yanıt veren de olmadı- ..."





Körlük/Jose Samarago

akışkan cümleleriyle insanın başını döndüren, düşündürten, sorgulatan. ben de bir ara (kitapların resimlerini böyle yandan kapağı hafif kalkık çekmek ise en büyük zevkim oldu)böyle şeyler düşünmüştüm nerde benim eskizlerim dedirten bir roman.
ne zaman aldığımı hatırlamıyorum ama benden önce bu kitaba sahip olan kişi ilk sayfaya "ebru helvacı 2008" diye not düşmüş. sanıyorum ki
ben de 2009 başı gibi bu kitapla tanışmış olabilirim. aldığım gün ise tamamen net.
adilhandaydım. en çok sevdiğim kitapçıda yine herzamanki gibi oblomovu sormuştum. ve yine gelecek çok az kaldı cevabını almıştım. bunu bir kaç sefer yaşamamız kitapçı da bir mahcubiyet yaratmış olmalı ki bana bu kitabı verdi bir anda. ikinci el olmasına rağmen inanılmaz temizdi. ve 5 lira dedi. normalde bu kadar temiz can yayınlarını daha fazlaya sattığını biliyordum. bunun bir özür anlamında olduğunu düşünüp kabul etmek istemedim. ama lütfen bu kitabı okumalısın kesinlikle dedi. ve aldım. kitabı çok kısa sürede okumama rağmen son 20 sayfa kala bıraktım. o ara öyle bir huyum vardı. bu kitap son 20 sayfada bırakılacak bir kitap değil ama bunu da belirtmeden geçmem mümkün değil. daha sonra okudum. ve ardından görmek'i almak için dayanılmaz bir istek duydum tabi. daha fazla bahsedersem dayanamayıp kitapla ilgili okurken keşfedilmesi gereken şeylere değineceğimden korkuyorum.

sevgili beenmaya,
neden bana verdiğin bu minicik görevi bu kadar geç yerine getirdim değil mi? sorun şu olabilir ki 55. sayfada paragraf yok. yazmaya üşenmiş olmam bir gerekçe ama sanırım çok da geçerli değil. yaşamaya üşenmek ise fazla büyük bir laf. ama yaşamaya bile üşendiğim şu günlerde kitapdan bakarak yazmaya üşenmem sanırım mazur görülebilir bir şey.
bu kitabı bana tekrar hatırlattığın içinse çok teşekkür ederim.
ve tabiki biraz geçikmiş bir mutlu yıllar dilerim:)

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...