7 Haziran 2011 Salı

Son moda yaşam

Severek evlenmek diye bir moda çıkmıştı ve onlar hemen bu modaya kapılmışlardı. Ayfer zaten modayı hep takip ederdi. Kırmızı çanta moda oldu mu koştur koştur gider kırmızı bir çanta alırdı, yakışsa da yakışmasa da kırmızı ruj sürerdi moda diye. Oje rengi sorulmasa bile olurdu. Pediküre gittiğinde cebine gülümseyerek 5 lira sıkıştırılan kız hemen sürüverirdi kırmızı rengi. Bilirdi böyle kadınları.

Öyle bir anda severek-kaçarak-kaçırarak evlenmek moda diye Ahmet’le evlenivermişti. Ayfer modayı, Ahmet onu takip ederdi zaten en başından beri. Ayfer modaya düşkün olduğu kadar gelenekçiydi de. Aslında geleneklere bağlı olmak modaydı o sene. Geleneklere göre hamamlara gidildi, kına gecesi yapıldı, ağlandı zırlandı… Her şey eksiksiz yapıldı.

Düğünleri gelenekten ziyade modaya bağlı kaldı. Moda diye askısız gelinlik alınmıştı. Hâlbuki bu model Ayfer’in kollarını olduğundan da şişman göstermiş hiç yakışmamıştı. Moda olduğu için limuzin kiralanmıştı, hiçbir masraftan kaçınılmamış, bol bol para harcanmıştı. Nikâh memuru o malum soruyu sorduğunda biraz duraklayıp sonra neredeyse çığlık atar gibi “e-vet!” demişti. Her şey modaya uygundu. Herkes sonunu bildiği oyunlara şaşıyordu. Şaşırmak modaydı. Hangi yılın modasıydı bunlar? Önemli değildi bu. Moda modadır çünkü.

Severek evlenmişlerdi ama severek devam etmemişti. Çünkü o sıralar, evliliğin aşkı öldürme modası vardı. Moda olmasa da böyle olurdu belki. Ayfer böyleydi çünkü. Hep bir oyun bir yarış.. Ayfer böyle düşünürdü hayatı.

“Aldım verdim ben seni yendim!”

Her tüketirdi. Bir sonrakini tüketmek için fütursuzca elindekini tüketirdi. Çocuklar gibiydi. Atari salonlarında sadece bölüm geçilsin diye uğraşan, kendi geçemedi mi başka bir çocuğu çağıran cinstendi. Amaç sonraki bölümü görmek ve bitirmekti. Oynamak değil. Bu yüzden her oyun bittiğinde hep boşluklarda kaldı Ayfer, bir sonraki bitireceği şeyi bulana dek…

Evlilik oyununda iyiydi aslında. Her şey düzenliydi. Bölümleri hızla geçiyordu. Derken bir gün boşanmak moda oldu. Ayfer daha evlendikleri gün böyle bir modanın geleceğini biliyordu. Deneyimliydi ne de olsa, yılların tecrübesi. Daha evlendiği gün aklında açmıştı davayı. Geçirdikleri her gün Ahmet aleyhinde deliller toplamıştı. Çok ileri görüşlüydü!

Öyle herhangi bir sebepten ayrılamazlardı. Gerçi anlaşarak ayrılmak modaydı. Şiddetli geçimsizlik ama anlaşarak ayrılmak. Mahkemeler için alışıldık ve geçerli sebeplerdi aslında. Sorun yoktu. Anlaştıkları için tek celsede ayrılırlardı. Ama annesini ikna etmek gerekti. Annesi pek modadan haberi olmayan pimpirikli bir kadındı.

“Ahmet geceleri horluyor” demek yetmezdi, çözümü vardı hem.
“Ahmet ben dizi izlemek istediğimde maç izlemek istiyor anne!” saçmalama Ayfer, sen kocasıyla maç izleyen eş modasına uymuştun da hep beraber izliyordunuz ya? Geçerli olmaz bu.
“Anne ben Ahmet için çok fedakârlık yapıyorum o beni hiç anlamıyor” bunu söylemek için yapmıştın zaten o fedakârlıkları. Banka gibi. Bütün fedakârlıkları yapıp yatırdın ve şimdi çekmek istiyorsun. İhtiyacım var diyorsun, banka sahipleri ihtiyacın olduğuna inanmıyor.
“Ahmet özel günlerimizi hep unutuyor” telefonuna alarm kur, hatırlatma koy kızım bunun için yuva yıkılır mı?

Ne için yıkılır peki?

Hiçbir şey için yıkılmaz yuvalar, birinin ayağı çarpar, yanlışlıkla onlar kendiliğinden yıkılır.
“Anne Ahmet’in hayatında başka bir kadın var!” olmaz öyle şey. “Olmuyor zaten. Ahmet benden başka kimseye bakmaz.” Öyle biri değil ki. Ayfer çok ayıp, şimdi de iftira mı ediyorsun çocuğa? “ Etmiyorum da keşke olsaymış ama. O zaman çok haklı bir boşanma sebebim olurdu. Sende hak verirdin bana.”

Annesinin haklı bulmadığı gerekçeleri hakim onayladı. Zaten “anlaşarak ayrılan, şiddetli geçimsiz çiftler” çoktu bu ara. Onlar başka kombinasyonlar denesin, başka castlı, ama senaryosu aynı “anlaşamayan şiddetli geçimsiz çiftler” filmi olsun diye hepsini tek bırakıyordu hakim. Bir süreliğine, kendileriyle şiddetli geçimsiz, anlaşarak ayrılamayan tek bireyler olarak kalıyorlardı öylece.

Ayfer böylece tek kalmayı önemsemedi ama. Moda böyleydi. “Ara sıra görüşürüz, beraber bir şeyler yaparız” dedi. Ahmet baktı. Ayfer; ”Arkadaş kalırız modaya da uygun” dedi Ahmet sadece başını salladı.

Farklı yönlere yürüdüler. Kimi zaman efkârlı şarkılarda moda olduğu için birbirlerini ve güzel anıları düşündüler. Bazen sırf rakı içerken kederlenmek gerek diye Ayfer olur olmadık zamanlarda meze yaptı Ahmet’in adını. Rakı içmek modaydı çünkü ve rakı içerken bir yerden sonra efkarlanılmalıydı.
Ertesi günü unutulan efkarlardı bunlar.
One night stand!

Ne kadar devam ederdi böyle bilinmez.
Boşanılan eski eşle tekrar evlenmek moda olana kadar anlaşarak ayrılmış, şiddetli geçimsizliği olan tekler -dullar- olarak yaşadılar.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...