4 Eylül 2010 Cumartesi

rüya bilmecesi

dün gece epey ilginç bir şey yaşadım.
bir film izlediğime ya da bir kitap okuduğuma inanırken meğersem rüya görüyormuşum lan! şimdi bunda ilginç ne var değil mi bir çoğumuz rüyayı gerçek sanırız falan görürken ama ey dikkatsiz okuyucu farkettiysen gerçek sandım demedim. film ya da kitap sandım dedim. çünkü rüyamda ben yoktum!

yıllarca acaba rüyada kendimizi uzaktan mı görüyoruz yoksa yaşar gibi mi oluyo her şey kendi gözümüzden mi diye çok düşündüm. dün geceki rüyamda ise önce sanki ben vardım ama meğersem o ben değilmişim. bi insan rüyasında neden kendini görmez ki? bir de üstüne üstlük. tanıdığım kimse de yoktu. ömrü hayatımda görediğim insanlar. ya da belki bir keresinde otobüste görmüşümdür. ama dikkat etmemişimdir. yani gözlerimi dikip bakmamışımdır. ayrıca ne kadar karakteristik bir yüzü vardı öyle ince ve uzun. leğen gibi diyesim var ama leğen sözcüğüne benziyordu sanırım. yoksa leğenler yuvarlak olur. tepsi suratlı ise halk dilindeki karşılığı olmalı.

sanırım being john malkovich gibi bişiydi. peki kimdi o? o değil de bu iş aslında epey eğlenceli olabilir. aslında bu konuyu filmi izlediğim sularda düşünüp rafa kaldırmıştım. tekrar düşünmem gereken şeyler listesine almaya kararverdim. başka birinin gözünden görmek. vuhuuu
neyse john malkovichi bir kenara koyup "kişinin kendini içermeyen rüyalar" konusuna dönmek istiyorum.
bu hakikaten garip bişi mi yoksa bi ben mi garipsedim.
yani düşünün ki içinde ezel olamayan bi ezel izliyorsun. uma thurman olmayan kill bill. yanlış film heralde diyip çıkarsın dimi? ama yanlış rüya diyip kapatamıyosun işte.

ilginç.
sanırım artık görüp görebileceğim rüya kontenjanını doldurdum. ve tekrara düşmemek adına yepis yeni insanları rüyalarıma çağırıyorum.

ve yazımı şu cümle ile bitiriyorum ki bu konu da söyleyecek çok şeyim var. ama şimdi izmir için iftar vakti.

"never recreate from your memory. always imagine new plaes."

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...