25 Ocak 2012 Çarşamba

One night can make everything olrayt!

travis dinlemek her derde deva.
şarkı önerisi yapamayacağım. fizyi açıverin travis yazın bırakın hepsi baştan sona çalsın.
aşırı anlamsız bir hafta geçiriyorum. zaman kavramını her yönlü olarak kaybettim. saate baksam bile saatten emin olamıyorum. haftasonuna yaklaştık sanırken telefonda bugün günlerden ne diye soruyorum salı cevabını alınca yaşadığım şok gibisi yok. gün içinde parça parça uyuyorum. her uyuduğumda suçluluk duyuyorum. saçma sapan bilgisayar oyunu oynuyorum sinemaya gitmek varken.
melankoli
zenne
demir leydi
kar beyaz.

bunlar gidilip görülmesi gereken filmler ama muhtemelen ben burda yorgunluklar arkasında uyuklarken hepsi vizyondan kalkacak.
küçük değişiklikler peşindeyim. telefon melodisini değişirtirdim şimdilik en fazla. önümüzdeki hafta içimdeki derya baykalı çıkarmayı planlıyorum.
baharı özlüyorum.
hava sabahları güneşli olunca pek bi nisan gibi geliyor burnuma öğleden sonra avcunu yalarsın diyor. sonra why does it always rain on me çalıyor. neyse ki only me değil diyorum.
kelime oyunu yapma bana diyor.
oyunlarla yaşayanlar var diyorum.
hepsi tehlikeli oyunlarda öldü diyor.
ölmedi ki diyorum. o piyes gereğiydi. oyundu o.
ben de oyunda öldü diyorum diyor.
susuyorum daha itiraz etmiyorum. düşüncemi sadece 3 cümle savunabiliyorum. sonra kabulleniyorum. bırakıp gidelim diyorum. gideyim demiyorum. gidelim diyorum. bu ara bi şeylerle uğraşamıyorum. puzzle yapayım diyorum. yarım puzzle başlamak istemiyorum. sıfırdan puzzle açmaya cesaretim var da eskisini bozup kaldırmaya kıyamıyorum. puzzlelar başıma bela oldu hep.

çarşamba borçlar perşembe boş sonra cuma milletlerarası. sonra haftasonu.
sürekli tüketmeye çalışıyorum.
bi kaç gün sonra şubat. şubat zaten kısa biter hemen sonra martta bitse nisan pek sevmem ama hava sınır derken mayıs cıvıldayıverir.



yoksa sizde çıplak ağaçta öten kuşa aldananlardan mısınız?


not: travisle ilgili bir uyarı çok da dinleyince bütün şarkılar birbirinin aynı gibi geliyor. beyinde bi karıncalanma hasıl oluyor. her şeyin çoğu zarar.

3 yorum:

Met dedi ki...

before you were young ile flowers in the window arasında gidip geliyorum tekrar tekrar bu aralar ikisine sardım.

iki şarkı da iki farklı haleti ruhiyenin en ucuyken, bendeki bu hal nesi; onu hiç bilmiyorum :)

beenmaya dedi ki...

inanmayacaksın ama henüz bitmemiş olsa bile mektup yazılmaya başlandı. şu sinema işini diyorum en azından bir filmi birlikte mi izlesek?

kırmızı dedi ki...

haleti ruhiyesi sorgulanması gereken şey istanbul! sabah günlük güneşlikken yarın kar geliyormuş uyarılarına karnım ağrıyana kadar gülmüşken eve nasıl geldim bilemedim. ayrıca bence bir süre selfish jean dinle. ama klibiyle tabi.:)


oluuur ama sever misin ki? seversen gidelim. ne zaman gidelim? kar beyaz kalkmış ama:(

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...