5 Eylül 2011 Pazartesi

nokta hikayesi

nokta koymam gereken bir sürü yeri boş geçtim.
üşengeçlikten mi bilmiyorum. ama koymadım.
hepsi elimde kaldı. hepsi birikti. ceplerimde kurşun kurşun ağırlaşıp kaldı.
bütün bu noktalardan kurtulmam gerekiyordu.
olur olmadık yerlere koydum bende. rehberimdeki insanların isim soyisim arasına boşluk yerine nokta koydum. (hayır tabikide bu durumun nokiadan önce siemens kullanmış olmamla ilişkisi yok değildi) sonra bir gün bir baktım rehberime birini kaydederken ok demeden evvel el çabukluğuyla noktaya basıveriyorum. hiç anlamı olmayan.
sonra bi baktım. blog da bazı yazıların başlıklarının sonuna da nokta koyuyormuşum. sırf bolluktan. yoksa başlık sonuna nokta konmaz. bilirim. bitireyim de rahatlıyayım diye uğraştım hep bilinçli, bilinçsiz.
ama elimde o kadar çok nokta vardı ki, böyle tek tek biticek gibi değildi.
dedim romantik bir cümle kurup sonuna diziveriyim...
3 ten fazla konmuyordu.
ucu açık manalı bir cümleye bitmemiş efekti vereyim dedim...
gene sadece 3 tane azalıyordu.

sözün bittiği yere hiç gerek yokken 3 nokta koydum...

...ve bambaşka bir şeye sırf arta kalan noktalar yüzünden başına 3 nokta koyarak başladım.
arası kopuk.

sayfa numarası hiç bir zaman koymadım. huyum değil. o yüzden okuyanlar hep aradan sayfaların kaybolduğunu, koptuğunu düşündüler. halbuki sadece malzeme fazla vardı. laf az. ondan böyle bir oyuna gidilmişti.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...