8 Haziran 2012 Cuma

1

"hepimiz acılarımıza bağımlıyız, insan olduğumuzu anca acı çekerek anlıyoruz" dedi. ya da buna benzer bir şeydi bira sigara karışımı kokan nefesi her şeyi bulanıklaştırıyordu. o ısrarla bir şey söyleyeceği zaman kulağıma doğru değil burnuma doğru eğiliyordu. kirli sakallı yüzünün yaklaşıp uzaklaşması midemi zaten yeterince bulandırıyordu.
hepimizin tuhaf tuhaf takıntıları vardı o zaman. itiraf ederken utanıyormuş gibi yapacak kadar çaresizdik. ilgi çekmek için hepsini kendimiz uydurmuştuk oysa. daha o zamanlar sigaradan bi bok anlamadığımız için ne bulsak içiyorduk. sigara zamlanmamıştı o zaman. daha otlakçılara o kadar kötü bakılmıyordu. sigaralar hep masalara konuyordu. paketler karışıyordu. kaçak piyasası bu kadar revaçta da değildi. üç beş güzel kokulu özel sigara almak için düşüyorduk alt yola onun haricinde sokağın başındaki büfe önünde 2.50 toparladık mı bütün anadolu bizimdi. içli öpüşmeleri sevişme sayıyorduk daha o zaman. sonra bir daha hiç içli öpüşemedik ve bir daha hiç bir sigara o kadar genzimizi yakmadı. bağlaçlara ihtiyaç duyuyorduk, noktalı virgülün anlamını yerini ve önemini daha çözememiştik ama havalı duruyor diye kullanıyorduk.
böyle bir kafadaydık ve mesanem patlamak için geri sayımını eksilerde arttırırken o beni masanın en köşesine sıkıştırmış kalabalıklar içinde yalnız kalmaktan bahsediyordu. muhabbete başka birilerini dahil etmeye çalışıyordum. ayıp olması konusu vardı o zaman. bak demek ayıp olacak diyecek durumdaydık o zaman. samimi değildik. samimiyeti biz çocuklukta bırakmıştık. derken bir fırsatını bulup birasigarakarışımınefesli adamı birine satabilmiştim. tuvalete gittiğimde çilem daha dolmamıştı. meşhur kızlar-bar-tuvaleti muhabbetinin tam ortasında bulmuştum kendimi. aslında hepimizin tek ortak noktası tek kabinin boşalmasını beklemekken bir anda siyah saçlı gotik kızın berke'yi yeni sevgilisiyle görmesini hep beraber dert edinmiştik. talihsiz bir dönemdi. gotik kızların hepsi berk berke cem can gibi kişilere aşık oluyordu. ben aman boşver diyip tek ayağım üstünde çişime baskı uygularken arkadaşı makyajının akmaması için ağlamaması gerektiğini söylüyordu. makyaj akmasın diye ağlanmaması gerektiğini bir türlü öğrenemedim ben. berkeye olan nefretimizi bar tuvaletinin tek kabininden çıkmayan kıza yönlendirme çabalarım sonuçsuz kaldı. tek başıma kapıyı beş altı kez çaldım. içerde biri var mı ölüyor mu anlamıyordum. gotik kız "sanırım içerde biri yok" dedi.    "ne bokuma bekliyoruz o zaman senin de beynin yok" demek istedim. ama daha önemli bir işim vardı. sonrası büyük şenlik. gürültülü bar müziğini bastıran şırıltı bir özgürlük şarkısıydı adeta. çıktığımda gitmişlerdi. bizim hiç bir zaman ortak bir derdimiz olmamıştı onlarla. onlar gerçekten tuvalet sırası beklemiyorlardı, berkede benim umrumda değildi. böyle saimiyetsiz anlık ilişkilerimiz vardı o zaman. ellerimi yıkarken aynadaki görüntüm çarptı gözüme. akmış kalemime baktım. düzeltmeye çabalarken daha da yaydım. yapabileceğim hiç bir şey yoktu zaten kafamda epey güzeldi. hayır henüz ağlamamıştım.
eski yerim dolmuştu. ağızdaki paslı metal ve sigarabira kokusunu çekici bulanlar vardı demek. boş bir yere iliştim. eteğimi çekiştirdim. bunu gören bir başkası "toplumun üstümde yarattığı etek çekiştirme baskısından" sazı eline aldı. yok iranda adamlar saçtan tahrik oluyorlarmış, burda bacaktan memeden rusyada hiç bi şeyden. kulağına eğildim. belki de daha çok porno izlemelisin dedim. sustu. hepimizin büyük çaresizlikleri ve acıları vardı o zaman.
halbuki en büyük hayal kırıklığını daha hiç birimiz yaşamamıştık. yıllarca aranan eski sevgili kokusuna çok sonra bir gün çamaşır asarken rastlamıştım. o kadar özelleştirilen kokunun yumuşatıcı pembe yumoş olmasıyla daha erken yüzleşmiş olsak belki hayatı çok daha basit yaşardık. ama dedim ya o zaman her şeyi özelleştime ve büyütme dönemindeydik. Özal'dan övgüyle bahseden bakkaldan sakız almıştık hepimiz. özelleştirmelere açıktık. aslında birazda muhtaçtık.

2 yorum:

Supertramp dedi ki...

''halbuki en büyük hayal kırıklığını daha hiç birimiz yaşamamıştık.''

Bu yazıyı birden fazla kez okicağım kesin.Başlığın 1 olması demek devamı olması demek,olsun..

kırmızı dedi ki...

şimdi devam edersem ergenliğe övgü yazı dizisi olacak. etmezsem içimde kalacak. bakalım:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...