14 Kasım 2012 Çarşamba

kaplumbağalar da uçar



gergedan mevsiminden önce diğer filmlerini bi izlemek lazım dedi sezgi. benim okula gidesim yoktu zaman geçmek bilmiyordu ben de onlayn izlersem izleyeyim diye oturdum. kalkamadım. 
nasıl bu kadar gerçek bu kadar yakın zamana dair, bu kadar geride, bu kadar ilkel ve bu kadar ironik bir film  yapılabilmiş çok merak ediyorum. o kadar ince bir konu ki bahsolan. çocuklar ve hatta savaş kapıyı iki defa çalmadan önceki çocuklar...
filmin görüntüleri, tabloları, diyalogları her şeyi kusursuzdu sanıyorum. hiç bir duygu sömürüsü içermiyordu. dokunuyordu ama bütün gerçekliğiyle dokunuyordu. kurşundan yapılan kolyesiyle, olmayan kolla göz yaşını silmekle, görmemekle, kırmızı balıklarıyla her şeyiyle kaplumbağalar ne zaman uçar diye sordurtuyor. 
bahman ghobadi'nin aklına bu isim edindiğim bilgilere göre savaş sırasında bombaların etkisiyle havalanan kaplumbağalardan esinlenerek gelmiş. ya da başka bir rivayete göre uçmak isteyen bir kaplumbağanın hüzünlü bir hikayesinden.
her nasılsa ismi cismi her şeyi etkileyici ve özenilmiş bir film.
oyunculara gelince, nasıl oynatılmış o çocuklara bütün bunlar bilmiyorum. tüm oyuncular amatör demeye gerek yok sanıyorum. mayın dendiğinde benim hep gözlerim dolar. "çünkü mayından kahpesi yoktur" demiş yılmaz erdoğan bir mektubunda. daha mayın dendiğinde benim gözlerim yanmaya başlarken kolu bacağı olmayan çocukların mayın topladığını görmek sabah sabah beni inanılmaz hırpaladı. sırf gerçeklere götümü dönmekten hoşlanmayan biri olduğum için filmi kapatmadın sanırım. o kadar içim acıdı ki. 
savaş savaş diye tükrükler saçan insanlar geldi aklıma. dilin ne önemi vardı ki söz ettiğimiz insan olduğunda. bu uğurda daha hiç bir şeyi bilemeyen sormayı bile akıl edemeyen çocukların annelerinin dillerinin ne önemi vardı? 
savaş her yerde en çok en anlamayana zarar vermiyor muydu?

sanırım bir savaş üzerine yapılmış en güzel en gerçek savaşa beş kala filmi benim için. bir de bambaşka bir boyutu var filmin... agrin.. o küçük güzel kız. elinde bir çocuk. herkes için kardeşi. 
dokunmak bile istemediği bir çocuk.
dokunmamak için kendini öldürmek istediği.

"intihar etmeden önce son bir kere soyunmak" agrinin uçuruma yürürken terliklerini çıkarması. yaklaşık 3-4 hafta önce bir kadının metro raylarına atlamadan önce elindeki şeyleri perona bırakması. köprüden atlamadan önce adamın montunu çıkarması. son bir kere bir şeylerden kurtulma isteği. halbuki ne önemi var ki?

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...