ayaklarımı sehpaya uzatıp sırtımı koltuğun minderine 38 derece açıyla koyup popomu koltuğun bitiminde biraz önceye ayarladımmıydı gözlerimi dikiveriyorum bordo (katalogta hitit kırmızısı diye geçiyor) duvara. işte her şey bundan sonra başlıyor. başlıyor diyince siz esaslı bir "action" bekliyorsunuz. bu da ondan ama bir sanat filmi "action"ından. bu pozisyonda durabildiğim dakikaları denize atsam dünyanın üç bölü dördü değil 4 bölü 5i su olurdu. 1 bölü onbeşlik bir artış için mi bütün bu yaygara dersen "senin dünyan çok küçük. küçük aptal" der güler geçerim.
venedik bize doğru geliyormuş. bu hızda gelirse 2000 yıla el sallamalık mesafede olacakmış.
-sahilde karşılayalım onları meraba deriz.
-merabadan ne anlar onlar şaşkın velkom deriz.
şimdi hep bordo duvara bakıyorum diye bi şey yok. bazen de tavanın beyaz pürüzlerinde noktaları birleştirmece oynuyorum. sonra içini boyayamıyorum. içini boyayamamak içime dert oluyor. bastıra bastıra boyamadım ben hiç küçükken. sahip olduğum en iddialı şeyler milenyum botlarımdı. zaten her şeyin sorumlusu şu milenyum denen menem şey. ben küçücük bir kız çocuğuydum o zaman. üst tarafa "99" diye tarih atmalara pek özenirdim. zaten "1"lerim hiç güzel olmalıştır benim. "99" karizması bambaşkayken ben ilelebet "99"da kalıcaz sanırken milenyum dediler. aslında demediler. 2000 yılında en çok bu tartışıldı. 2000 milenyum değil 2001 olunca milenyum olacak dediler. ama ben 2000 yılında milenyum botlarımla salına salına salındım.
(şimdi bi google'a bakayım dedim size 35 numara milenyum botlarımı gösteremeyecek olsam da rengi hakkında bir şeyler diyeyim diye düpedüz alçaklık. metalik griymiş milenyum rengi. halbuki yaklaşık 12 senedir benim için milenyum rengi bordoydu. parlak bordo. al başına bir hayal kırıklığı daha. )
-her neyse iş bu yazıda milenyum rengi parlak bordo olarak kabul edilmiştir.-
salına salına salındım fiilinin abzürtlüğünden ve bozukluğundan devam edecek olursam, konumuz kaybettiklerim değil. konumuz milenyumun şişirilmiş bir balon olması ve benim için hala patlamamış olması. ben sırf o uzatlmış milenyum geyikleri yüzünden büyüyemiyorum. "10 sene önce" dendiğinde 90ların başına gidiyorum. 90ların başında ben daha nerlerdeyim?
yeni yaşımı kullanmaya başlayalı yaklaşık olarak bir 5 ay oluyor hala alışamadım.
gerçi uzun süredir kullandığım üst solunum yolları da geçen fail verdi. nefes al komutu karşısında mavi ekranla dolaştık bi süre kasayı yan yatırınca düzeldi.
2012 uzak bi tarih. bilim kurgu filmlerindeki tarih adeta.
hala ışınlanamamak ise içime en çok dert olan.
neyseki mikrodalgada mısır patlatabiliyoruz ve çok hoş oluyor.
ders çalışmak için kızlar renkli renkli kağıtlar almışlar. hepsinden origami yapmak istiyorum. renkli kuğlar yapmak istiyorum. parçalı origami yaparken rahatlayacak bir cinnet eşiğindeyim.
mutsuzluğunu hayatıma sıçıp sıvayan insanlardan nefret ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder