5 Aralık 2012 Çarşamba

herkesin bildiği sırlar

geceleri pek fena yağmurlar yağıyor bu ara.
gündüz de yağıyor ama işi gündüz yağmak olduğundan değil. sanki gece her şeyi bitirememiş de ertesi güne sarkmış gibi. bazen insan öyle kavga ediyor. içinden bişiler demiş de sonu kavgaya denk gelmiş gibi. başını hiç bilemediğimizden, (bilemediğinden bilemediğimden bilememesinden) barışamıyoruz. barışmak bir yana kavgamız büydükçe büyüyor.




herkesin ilişkisinde sırları var. bu sırlar çevresinden sakladığı değil. sevgilisinden sakladıkları. bal ayında içi atmakta sıkılınmayan ama zaman geçtikçe içte büyüyen minik sırlar. bu oyun bunlara dairdi. çok güzel bir oyunculuk vardı. çok güzel gidememe vardı. çok güzel sarhoşluk vardı. özlediğim tiyatro gibi tiyatroydu. küçük sahneyi ben ayrı bir seviyorum sanırım. ordaki oyunları hep bir beğeniyorum. 

kavga ederek tutkularını yaşatan çiftler var. biz de onlardan biriyiz. kumandalar gibi tekleyen eski tüplü televizyonlar gibi vurunca düzelen her şey gibi. kavga ettikçe rahatlıyoruz. ama işte hani diyor ya sen karşındakinin hayalindeki olmadığını anladığında ya da kaşındakinin hayalindeki olmadığını anladığında işler sarpa sarıyor. araba freni boşalmışcasına bir duvara tosluyor. bundan sonra iki yol var. ya hurdacı ya da ordan burdan parçalarla tamir etmek. ve sonra elimize aha şimdi doğan bir eskisi gibi olmaz sorunsalı. 

ve daha da güzeli eskiden nasıldı ki sorusu aslında..


 oyun gayet sade, yalın sıcaktı. dekoru güzeldi. kostümleri güzeldi ifadeleri güzeldi. bir de o kadar gerçekti ki oyunun oyunluğu hakkında yorum yapamıyorum. tabiki aslında çok klişe bir konu. zaten adı üstünde herkesin bildiği sırlar. ama yine de insanı dürten konular. fotoğraf banyosu ile ilgili benzetme çok güzeldi mesela.
"bir fotoğraf çekersin, karanlık odaya gidersin, banyo edersin ilacı dökersin heyecanla bi de bakarsın istediğin bu değildir."
hani o da güzeldir kötü değildir. ama senin çektin sandığın şey o değildir. bozuk değildir. sadece sen başka bir şey çektin sanmışsındır. bu kadar basit.
ilişkilerde haklı haksız yoktur. suçlu suçsuz yoktur. sadece kendini ifade edememe. ve bizim büyük çaresizliğimiz beklentilerimiz vardır. o kimselere söylemeden içten içe beklediklerimiz. bize sunulan şeyleri bile göremeyecek kadar çok yolunu gözlediğimiz şeyler.





4 yorum:

heidi dedi ki...

Beklentilerim yüksek gitmiştim o anlamda hayalkırıklığına uğradım sanki daha fazla derinlik bekliyordum. Ama genel anlamda oyunu sevdim. Bir de şu izleyici milleti her şeye kahkahalar atmasa sanki daha güzel olacak.

Sevgiler.

kırmızı dedi ki...

ben de tam tersi çok düşük beklenti ile gitmiştim. o yüzden sanırım düşündüğümden iyi çıkınca beğendim:)

bu ara genel olarak bi erkek haklı aslında kadın da çok dırdırcı canım algısı var çoğu yerde. aslında bu oyunda da biraz o vardı. kadını haklı bulamıyoruz çünkü çok dırdırcı. erkeği ve erkeğin ilgi alanıyla ilgilenmenin popüler olduğu bir dönemdeyiz aslında. futbol sever kadınların hızlı bir artışı da bundan olsa gerek. sanırım biraz konuyu dağıttım ama bunu bugünlerde bir yerde söylemek istiyordum:)

kırmızı dedi ki...

ben de tam tersi çok düşük beklenti ile gitmiştim. o yüzden sanırım düşündüğümden iyi çıkınca beğendim:)

bu ara genel olarak bi erkek haklı aslında kadın da çok dırdırcı canım algısı var çoğu yerde. aslında bu oyunda da biraz o vardı. kadını haklı bulamıyoruz çünkü çok dırdırcı. erkeği ve erkeğin ilgi alanıyla ilgilenmenin popüler olduğu bir dönemdeyiz aslında. futbol sever kadınların hızlı bir artışı da bundan olsa gerek. sanırım biraz konuyu dağıttım ama bunu bugünlerde bir yerde söylemek istiyordum:)

Again.. dedi ki...

yine de güzel bir oyundu. tabi oyun içindeki fransızca müzikler olağanüstüydü :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...